- aldırmamak
- (-gı)əhəmiyyət verməmək, fərqinə varmamaq, qulaq ardına vurmaq, fikir verməmək; aldırma! – fikir vermə, özünü üzmə!
Türkçe-Azerice Sözlük. 2009.
Türkçe-Azerice Sözlük. 2009.
nefes aldırmamak — dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk aldırmamak — ara vermeden çalıştırmak, vakit bırakmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnundan kıl aldırmamak — kendisine söz söyletmemek, çok huysuz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
omuz silkmek — aldırmamak, önem vermemek Seni hizmetime alacağım, dedim. Âdeta omuz silkerek: Pekâlâ, dedi. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
umurunda olmamak — aldırmamak Gece partileri için arkadaşlarını buldu mu artık dünya istediği gibi dönsün, umurunda olmazdı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefes — is., Ar. nefes 1) Soluk 2) Şifa amacıyla hastaya okunan dua 3) Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu. H. Taner 4) mec. Canlılık, hayat belirtisi Bir insan daha … Çağatay Osmanlı Sözlük
soluk — 1. is., ğu 1) Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. R. N. Güntekin 2) Ciğerlere hava alıp verme 3) mec. Tarz Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aldırış etmemek — önem vermemek, aldırmamak, ilgi göstermemek, ilgilenmemek, ilgisiz kalmak, umursamamak Kendi alanına dokunmayan bir şeye aldırış etmez. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
işitmezliğe getirmek (veya işitmezlikten gelmek) — işitmemiş, duymamış gibi davranmak, aldırmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
lakayıt kalmak — ilgisiz davranmak, aldırmamak Onun gözyaşlarına lakayıt kalmak mecburiyetinde bulunuyorum. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük